Çorlu’daki vatandaşlar çöp yığınlarının döküldüğü, uyuşturucu kullanıcılarının ve alkoliklerin mekanı haline gelen tarihi Çorlu Kalesi’nin restore edilmesini istiyor. Restore edilmese bile kaleye sahip çıkılmasını isteyen vatandaşlar yetkililerden tarihi Çorlu Kalesi’yle ilgili adım atmasını istedi. Birinci derece sit alanı olan Çorlu Kalesi’ndeki surlar günden güne zarar görüyor. Kalenin zarar görmesiyle birlikte Çorlu Kalesi alkoliklerin ve uyuşturucu bağımlılarının uğrak noktası olması tepki çekiyor. 

TARİHİ KALE UYUŞTURUCU VE ALKOLİKLERİN MEKÂNI OLDU 

Binlerce yıllık tarihi olan Çorlu Kalesi uyuşturucu ve alkoliklerin mekanı durumuna geldi. Çorlu Kalesi’nin içinde uyuşturucu içilen pet şişeler, alkol şişelerinin bulunması tepki çekiyor. Konuyla ilgili konuşan duyarlı vatandaşlar, “Tarihi Çorlu Kalesi’nin etrafında alkol şişeleri ve uyuşturucu maddeleri görmek mümkün. Burada binlerce yıllık tarih var, yaşanmışlıklar var. Neden buraya sahip çıkılmıyor, biran önce önlem alınsın” dedi. 

RESTORE EDİLMİYORSA BİLE GÜVENLİĞİ ALINSIN

Yıllardır restore edileceği söylenen Çorlu Kalesi’ bir türlü restorasyon çalışmalarına alınmadı. Vatandaşlar restorasyonu yapılmıyorsa bile güvenliğinin alınmasını istedi. Konuşmasını sürdüren duyarlı vatandaşlar, “Restore edilemiyorsa bile buranın güvenliği alınabilir en azından kimse girmesin diye etrafı çitlerle kapatılabilir. Yoksa burası belli zaman sonra yok olup gidecek” dedi. 

HER GEÇEN YIL DAHA FAZLA TAHRİP EDİLİYOR 

Her geçen yıl daha fazla tahribe uğrayan Çorlu Kalesi’nin belli bir süre sonra hiç kalmayacağını belirten vatandaşlar yetkililerden adım atılmasını istedi. Konuşmasını sürdüren vatandaşlar, “Çorlu Kalesi her geçen yıl daha fazla tahrip oluyor. Mutlaka buna önlem alınmalı, burası sit alanı fakat her türlü olumsuzluk var. Bunların önüne geçilsin” dedi. 

BİRİNCİ DERECE SİT ALANI 

Çorlu Kalesinin tarihi eser olarak tescili ancak 19 Ekim 1990’da Edirne Kültür Varlıkları Koruma Kurulu’nun kararıyla mümkün olabildi. Bu tarihte 2. Derece Arkeolojik Sit ilan edilen Çorlu Kalesi 1993’te tarihi önemine binaen birinci derece arkeolojik sit ilan edilmiş, izinsiz tüm kazı ve çalışmalar yasaklanmıştı. 

ÇORLU KALESİNİN TARİHİ 

Tarihi kaynaklarda verilen bilgilere göre bir Tunç Çağı Frigya Grek kolonisi olan Çorlu’nun tarihi 3 bin yıl geriye gidiyor. Roma Bizans İmparatorluğu’nun önemli askeri merkezlerinden biri olan Çorlu’da, bölgeyi kontrol etmek için Roma İmparatorluğu tarafından surlar ve kale inşa edildi. İnşa edilen kale Bizans döneminde tahkim edilerek güçlendirildi. İstanbul’u korumak ve Trakya’nın kontrolünü sağlamak için merkezi bir noktada yer alan Çorlu’da askeri yapılar imparatorluk için her dönemde önem arz etti. Çorlu Kasabası ise kalenin etrafında oluşan sivil yerleşimlerin kurulması ve genişlemesiyle oluştu. Roma İmparatorluğu tarafından Trakya’da yapılan kale ve sur sisteminin bir parçası olan Çorlu Kalesi’nin surları Çorlu’nun Osmanlı Devleti tarafından ele geçirilmesinden sonra 1. Murat tarafından yıktırıldı. Kalenin Tekrar Bizanslıların eline geçmemesi ve Çorlu’nun Bizanslılar tarafından savunulmasını zorlaştırmak için yıkılan surlardan gönümüze hiçbir iz kalmazken Çorlu Kalesi’nin şu anki durumu da içler acısı. Tepede bulunan Çorlu Kalesi molozların atıldığı, uyuşturucu içilen yer haline geldi. Tarihi kaynaklara göre Murat Hüdavendigar 1360 yılında Bizans’ın Rodosto adını verdiği Tekirdağ’ı fethettikten sonra Çorlu’ya yöneldi. Çorlu Kalesi’nin Bizanslı komutanı kaleyi teslime yanaşmayınca kale kuşatmaya alındı. Çatışmalarda kale komutanı gözünden yaralanınca kalenin alınması kolaylaştı. Kale komutanı esir alındıktan sonra öldürüldü. Çorlu’ya Anadolu’dan halk getirilerek yerleştirildi. Murat Hüdavendigar Kosova Savaşı sırasında öldürülünce Bizanslılar da kaleyi tekrar ele geçirdi. Oğlu Yıldırım Beyazıt Çorlu’yu tekrar ele geçirdikten sonra ilk iş olarak Çorlu’nun bir daha Bizanslıların eline geçtiğinde savunulmasını imkansız hale getirmek için kaleyi ve surları yıktırdı. Günümüzde Çorlu Kalesi yaklaşık 800 yıldır yıkık halde bulunmaktadır. Kalenin kalıntılarındaki tahribat ise 1980’li yıllardan sonra göçün artmasıyla birlikte yoğunluk kazandı. 

İMDAT ŞAHİN